21 Kasım 2012 Çarşamba

AH KOLYE


Âşk, kudretin bu evreni yarattığı elidir.
Ve ancak bu el, canlılığa bu âlemde özgürlüğünü verecektir.
“Âh” Âşkın yaktığı, kavurduğu feryattır.
Zaten bu âlemin bir diğer ismi de feryat âlemi değil midir?

*******

“İlim, apaçık bir suâldir. Âşk ise gizli bir cevaba benzer.“ 
Muhammed İkbal 
Âşkın tüm sorulara cevap verebileceğini ifade ederken, cevabın gizli olması onun edebindendir. Her ne kadar âşk taşkın bir güçse de onun edeple olan dostluğu kadimdir. Âşkı ateş olarak değerlendirirsek edebi de örse inen çekiç olarak görmeliyiz. Ve örsün üstünde biz...
Âşık, mâşukuna duyduğu âşkı mükemmel bir ifadeyle izah etmelidir. Bu izah öyle bir üsluba bürünmeli ki mâşukun gönlü hoşnut edilmelidir. Sonuç, âşk ateşinden yanan bir yüreğin feryadı bile mâşukunu rahatsız etmemelidir. Lâtif bir izhar olmalıdır bu. Tasavvuf ehli bu ifadeyi “Âh min-el ÂŞK” olarak dile getirmiştir. Ortada bir feryat var lâkin o feryat da bile edepten mâşukun adı gizli olarak zikredilir. 
Mâşuk olan yüce yaratıcı âşığından tek şekilde bir şikâyet ve niyâz kabul eder. O da sadece “ÂH”tır. Arapça “ÂH” kelimesi “elif” ve “he” harflerinden oluşur. Elif lafzatullahın ilk harfidir. Son harfi de “he” dir.  Bir nevi âşık ÂH diye inlerken de mâşukunun ismini dilinden düşürmez.






İşte bu düşüncelerle "Ah'ımızı" boynumuza astık ve yetmedi o "Ah"ı sizlerle paylaştık..
Muhabbet ve Aşk ile...